2 Eylül 2011 Cuma

İzmir'de yaşamak...


İzmir’de yaşamak
Yokuş çıkmaya benzer
İzmir’de
Faytonla…


Eskici Ahmet iki çocuk babasıdır
Şu dünyada bir araya getiremediği tek şey
Şu iki yakasdır…
İzmir’i en çok yaşayan adamdır eskici Ahmet
Her sokağına girmiş
Ve bazılarından çıkamamıştır…

Daha yokuşun başında başlar  yokuşun hikayesi
Köşe başına oturmuş İhsan Amca
İskemlesi küçük, eski
Elinde ta babadan kalma tespihi
Gereğince uykusuz
Ve gereğince düşünceli
Bizim oğlan, kız, torun torba
Acaba bu bayram gelir mi ki?

Eskicinin sesinde ihsan amcanın kederi…
Bağırıyor eskici
“eskiler alırım, eskiler alırım”
İhsan amca iskemlesinin üstünde
Mırıldanıyor  sessizce
“Beni de alıversene eskici
Ne dersin
Ben de yeterince eskimedim mi?”

İzmir’de yaşamak
Halı çırpmaya benzer
İzmir’de
Balkonda…

Halıdan dökülen tozlarla birlikte kadın hayalleri…
Tüm gücüyle dövüyor halıyı
Her darbede canı yanan kadermiş gibi
“nerden evlendim şu herifle
Varsaydım vardiya mühendisine…”
Halıdan dökülen tozlarla birlikte kadın hayalleri…
“ neyse yemeği ateşe vermeli
Birazdan gelir evimin eri”


İzmir’de yaşamak
Gün saymaya benzer
İzmir’de
Mahpusta…


Görüş gününe 3 gün kala
Mahpus sohbeti

Görüş gününe iki gün kala
Gardiyan köteği

Görüş gününe bir gün kala
Sara nöbeti…

Görüş gününde mahpus Mustafa
Açık görüş salonunda
Düşünceli
“Allah Allah neden gelmediler ki
Bir iş mi var Başlarında”


 İzmir’de yaşamak
Şiir yazmaya benzer
Buca’da
Bir öğrenci evinde…