6 Ocak 2012 Cuma

Pervane Böceği Mumun Işığına Aşıktır…



                Akşamın en serin vaktinde düşer yollara ayrılık haberi. Serseri bir mayın gibi patlar dudaklarda. İnanılması  güçtür ve çoğu zaman inadına umulmadık anlarda boş bir otobüs durağı yalnızlığına koyuverir adamı.  Söz biter, ses biter; kadehte içki biter, ciğerde  duman biter… Gök durmaz haykırır, gürler de, ne demeye! Zaman dolmuş, bahçedeki kırmızı gül solmuştur. Kendini atacak sokağının bile olmaması gibi, boğazına düğümlenen o nefesi atamamak gibidir, son.  Her ölüm erkendir de, her ayrılık da mı öyle?
                Odunlar da öylesine ıslak ki tutuşmuyor melet… Oda soğuk, dışarısı soğuk; su ıslak, gözler ıslak… İki kişilik yaşamayı seviyordu ya; oda iki kişilik soğuk, dışarısı iki kişilik soğuk, su iki kişilik ıslak, gözler de…
Çatısı durmadan ve her seferinde farklı yerlerinden akan evinde adam, bahtından durmadan ve her seferinde farklı biçimlerde kazık yiyen adam, adam da ne adam…
Hep bir çocuk hayal ederdi, saçları kıvırcık, teni beyaz… Büyümesine tanıklık edecek kadar uzun yaşamayı da. Ona Nazım’dan şiirler okuyacak; “bak evladım” deyip öğütler dizmeden, doğruyu görmesine yardımcı olacaktı. İlk kelimesi ”baba” olsun isterdi, biraz da annesine caka atacaktı. Birlikte bisiklete bineceklerdi, yarışacaklar ve hep onun kazanmasına izin verecekti. İlk sevgilisini heyecanla anlatışını dinleyecekti, mezuniyetinde gözyaşı dökecekti. Mutluluğuna ortak, üzüntüsüne ortak, zor gününde destek, sızısına merhem, karanlıkta dide’m olacaktı; olmadı…
Onun hediyesiydi bu şey –adı da neydi bilmiyordu ya- . Metalden bir haznesi ve gökkuşağının her renginde camları vardı, bir de içinde mum. Demirden haznesini açıp mumu dışarı çıkardı adam. Masanın üzerini boşalttı ve kahırdan titreyen elleriyle yaktı mumu. Oradaydı o, biliyordu, hep gelirdi, yine gelecekti. Çok bekledi, belki de beklemedi, zamanın anlamını yitirmiş de olabilirdi, zamana yeni bir anlam katmış da…
Önce uzak uzak daireler çizdi mumun üstünde, sonra daha yakın… Bir uzaklaştı, bir yaklaştı. Kayboldu bir an ortadan, sonra yine geldi. Her seferinde daha çok yaklaştı mumun ateşine. Daha çok, daha çok, daha çok…
Pervane böceğinden geriye kalanlar için dua etti adam, doruklarda yaşanan aşkına imrendi, naşını kalbindeki küllere defnetti…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder